Bu çalışma, Türkiye’deki Kürt kız çocuklarının eğitimleri ve karşı karşıya kaldıkları eşitsizlikler üzerine düşünülürken, anadili hususunun ve resmi dil politikalarının da hesaba katılması gerektiğini tartışmaya açmaktadır. Böyle bir çaba Kürt çocuklarının, özellikle de kızların, eğitim tecrübelerini ve ihtiyaçlarını anlamak açısından önemlidir. Zira araştırmaların da gösterdiği gibi ayrımcılığa uğrayan toplulukların maruz kaldığı tecrübeleri anlamak, söz konusu ayırımcılıkları yaşayan toplulukların lehine işleyecek bir eğitim sistemi talep etmenin veya geliştirmenin en önemli adımlarından birisidir. Bu yapılmadığında, ileri sürülen öneri ve değişiklikler genelde eşitsizlikleri üreten ve sadece belli seçkinlerin karşılayabildiği standartlar olmaktan öteye geçememektedir.
Buradan hareketle, çalışmada öncelikle toplumsal cinsiyetin eğitim ve anadili ile ilişkisi ulus-devlet politikalarıyla birlikte açıklanmaktadır. Daha sonra eğitim açısından toplumsal cinsiyeti ele alış şekillerine göre farklı yaklaşımların argümanlarına kısaca yer verilmektedir. İzleyen bölümde ise Türkiye’de yürütülen bazı kampanya ve çalışmalara bu bilgiler ışığında bakılmaktadır. Son olarak Kürtler açısından durum değerlendirilmekte ve bazı önerilerde bulunulmaktadır.
Rapor, genel olarak eşitsizliklere maruz kalan tüm topluluklar için, özellikle de kız çocukları için, eğitimin gerçek anlamda kapsayıcı olmasının anahtarının toplumsal cinsiyet farkındalığı taşıyan anadili temelli, çokdilli bir eğitim anlayışının uygulanmasında olduğunu savunmaktadır.