Geçmişten Günümüze Türkiye’de Paramiliter Bir Yapılanma: Köy Koruculuğu Sistemi başlıklı araştırma raporu yayınlandı

Geçmişten Günümüze Türkiye’de Paramiliter Bir Yapılanma: Köy Koruculuğu Sistemi
Geçmişten Günümüze Türkiye’de Paramiliter Bir Yapılanma: Köy Koruculuğu Sistemi

Enstitümüzün iki yılı aşkın bir süredir sürdürdüğü Köy Koruculuğu Araştırması sonuçlanmış ve rapor yaklaşık 200 sayfalık bir kitap olarak Türkçe, Kürtçe ve İngilizce olmak üzere üç ayrı dilde basılmıştır.
Geçmişten Günümüze Türkiye’de Paramiliter Bir Yapılanma: Köy Koruculuğu Sistemi başlıklı araştırmada, Türkiye’de devletin, sivil vatandaşları silahlandırarak “devlet yanlısı” ve “devlet düşmanı” olarak kamplaştırma araçlarından biri olan köy koruculuğu sistemi, tarihsel ve sosyal bir bağlam içerisine yerleştirilerek inceleniyor. Bu çalışma, Geç Osmanlı paramiliter yapılanması olan Hamidiye Alayları ile 1985’ten bugüne sürdürülen “çağdaş” köy koruculuğu arasındaki sürekliliğin arka planını aydınlatıyor. Köy koruculuğunu yaklaşık 30 yıl boyunca hem izale edilmesi gereken iltihaplı bir yara hem de hükümetin başına geçildiğinde varlığı sürdürülecek bir silahlı güç olarak kabullenmek, farklı siyasal iktidar odaklarının ortak paydası oldu. Bu ikili tutumun ardındaki saiklerin izini, araştırmamızın  Meclis tutanakları ve basın organlarına dayalı bölümünde sürüyoruz.
Bu araştırmada göreceksiniz ki; koruculuk sistemi, sadece bir iktidar aracı, Kürt Toplumunu kamplaştırma aygıtı ya da silahlı bir suç dünyası değil, aynı zamanda bir toplumsal sorun, bir insani yıkım deneyimi.  İlk kez bu denli geniş bir kapsamda yürütülen; korucular, eşleri ve çocukları ile kendi köylerinde yapılan görüşmelere dayanan bu saha çalışması, koruculuğa gönüllü başlayanlarla zor kullanılarak ya da farklı nedenlerle de olsa “mecburiyet” yüzünden korucu olan köylüler arasında koruculuk sistemi, devlet, PKK, Kürt kimliği ve bu sistem içindeki kendi rolleri gibi konularda, oldukça geniş bir yelpazede farklı bakış açılarının olduğunu ortaya koyuyor.
Araştırma, köy koruculuğu sistemini, ıslah edilebilecek bir kurum olarak değil, silahsız ve çatışmasız bir sürece geçerken, adalet arayışı ve sosyal güvence gibi mekanizmalarla sonlandırılması gereken bir aygıt olarak ele alıyor. Bu yüzden farklı ülkelerdeki paramiliter yapıların hangi hukuksal, siyasal ve toplumsal önlemlerle tasfiye edildiklerine ilişkin bir bölüm de içeriyor.


Comments are closed.